29 Mayıs 2020

Bir STK Yöneticisi Gözünden Türkiye'de 2019 Yılı Sivil Toplum

2019 yılında sivil toplum alanının daha çok siyasi gündemler ve tartışmalar gölgesinde geçtiğini söyleyebilirim. Sivil toplum kuruluşlarının bir süredir siyasetin günübirlik gündeminin ötesine geçecek üretimler, projeler, çalışmalar yapamaması bu alanın zayıflamasına ya da görünürlüğünün azalmasına sebep oldu. Görünür taraflar da daha çok siyasi polemikler ve tarafgirlikler bağlamında cereyan etti.
 
İktidar alanlarında etkili olan kişiler, geçmişte sivil toplum kuruluşlarında görevler yapmış olduğu için siyasal iktidar alanında, bürokraside, hatta akademide sivil toplum refleksi göstermekte ve bu durum geçmişte statik olan bu alanlar için olumlu anlamda değişim olarak görünmekle beraber zaman içerisinde sivil toplum alanının gereksizliği yaklaşımını özellikle devlet kurumlarında yaygınlaştırmakta, 15 Temmuz’dan kalan bakış açısıyla bir araya gelince sivil toplum alanının önemsizleşmesine sebep olmaktadır.

Dini hassasiyetle çalışma yapan sivil toplum kuruluşları da mütedeyyin kitlenin geçmişte mahrum bırakıldıkları iktidar alanlarına ulaşması sürecinde kendi sivil mecralarını korumak ve güçlendirmek yerine (güçlendirmek salt kurumsallaşmak ve profesyonelleşmek olarak algılanmakta) iktidar imkanlarına odaklanmayı, kısa ve hızlı yoldan neticeye ulaşmayı, diğer bir ifadeyle sivil toplumun ruhuna uygun olan aşağıdan yukarıya değişim yerine yukarıdan aşağıya bir dokunuşla her şeyi değiştirme arzusunu cazip hale getirmektedir.

2019’da bir çok STK özgün faaliyetleriyle gündeme gelmekten çok yerel seçim tartışmalarının enstrümanı olmuş veya parti taraftarlığı şeklinde algılanabilecek abartılı destek açıklamalarıyla ya da tartışmalara cevap yetiştirme ve savunma refleksiyle geçmiştir diyebiliriz. 

2000 sonrasında kurumsallaşmayı daha çok önemseyen ve buna yatırım yapan STK’lar 2019’a geldiğimizde kurumsallaşmada önemli mesafeler kat etmiş ama muhtevaya ilişkin çalışmalarda benzer odaklanmada zayıf kalmışlardır.

31 Mart’taki yerel seçimler bir ilin ve ilçenin belediye başkanının seçiminden öte ulusal ölçekte tartışmaların ve kamplaşmaların belirleyici olduğu seçimler oldu. Özellikle İstanbul seçimleriyle ilgili tartışmaların devam etmesi ve Haziran’da tekrar seçim yapılması sadece İstanbul’da değil, ülke gündeminde belirleyici oldu, STK’ların gündemini belirledi ya da bu gündeme kapılmayan STK’ların görünürlüğünü olumsuz etkiledi diyebiliriz.

Suriye’deki ve İslam dünyasındaki sıcak gelişmeler, ekonomik gelişmelerden kaynaklı yoksulluk tartışmaları, işsizlik, istihdam, siyasi tartışmalar, doğal afetler sivil toplum kuruluşlarının psikolojisini ve gündemini etkilemiştir.

Ayrıca birkaç yıldır gençlikle ve kadınla ilgili yapılan tartışmalar 2019’da birçok STK’nın gündeminde olmuş, bununla ilgili araştırmalar, çalıştaylar, organizasyonlar yapılmıştır.

Özellikle mütedeyyin kitlenin vakıf ve derneklerinin en önemli gündemi olan insan yetiştirme yani diğer ifadeyle eğitim meselesi de 2019’da tartışılmaya devam etmiş. Din eğitiminden eğitim müfredatına, orta öğretim tasarımından dijital eğitime kadar birçok konu gündeme gelmiştir.

Türkiye’de sivil toplum alanına ait 2019 yılında çözüme kavuşamayıp 2020 yılına devreden en temel sorunlar şunlardır:

  • Kurumsallaşma safhasını muhtevayla, gönüllülükle paralel yürütememek.
  • İktidar olma rahatlığıyla yukarıdan aşağıya iş yapma/yaptırma kolaycılığına yönelmek.
  • Birebir insana dokunmak yerine kitlesel faaliyetleri önemsemek. Gösteri, gösteriş gibi daha yüzeysel olanla yetinmek.
  • İlgilendiği alanı tam kuşatamamak, ilgili STK’lar ya da paydaşlarla eşgüdümlü çalışamamak.
  • Kendi kurullarında istişareyle karar almak yerine sıcak gündemlerden çok etkilenip dönemsel pozisyon alma zorunda hissetmek.
  • Kurumsallaşma çok gündem olmasına rağmen STK’ların tüzüklerinde yer alan kuralların uygulanmaması, değişimlerin gerçekleşmemesi. Ülkenin gidişatına, çalışma yaptıkları alanın geleceğine ilişkin ufuk açıcı fikirler projeler üretememek. Kısa vadeli gündemlerin ötesine geçememek.